‘İstanbul’um benim’

Posted by

Seray Şahinler  – “Önümde, açık kollarıyla Boğaz / Çengelköy’den aktarma Rumelihisarı / İstanbul, İstanbul’um benim / Kadıköy’ü, Üsküdar’ı” – Ziya Osman Saba 

Güzelliği saymakla bitmeyecek İstanbul, tarihte birçok ressama ilham vermiş ve her köşesiyle resme konu olmuş. Şehr-i İstanbul’un Boğaz’ı, koruları, bahçeleri, sandal sefaları, balıkçıları Türk resminin en özel ressamlarının fırçalarında ölümsüzleşmiş… 

Türkiye İş Bankası Resim ve Heykel Müzesi’nin üçüncü ve ikinci katında gerçekleşen “İstanbul’un Resmi”, sergisi sanatçıların gözüyle İstanbul’a bakışı ortaya koyuyor. Prof. Dr. Gül İrepoğlu küratörlüğünde, Türkiye İş Bankası Sanat Eserleri Koleksiyonu’ndaki İstanbul temalı resimlerden oluşan kapsamlı seçki İbrahim Çallı’dan Şeref Akdik’e, Hikmet Onat’tan Nazlı Ecevit’e, İbrahim Safi’den Nejat Tuğbay’a uzanan nadide ressamların İstanbul’undan izler sunuyor. 

İki yakadan izler 

Müzenin süreli sergisi “İstanbul’un Resmi”, hem Türk resmine hem İstanbul’un geçmişine bir yolculuk… İki kata yayılan sergi, Tarihi Yarımada’dan Boğaz’ın incisine doğru nostaljik sokakları, şehrin en sevilen simgeleriyle takip ediyor. Avni Lifij ile “İstanbul’da Bir Sabah”a uyanıyor, Şeref Akdik ile “Terastan Sarayburnu”nu izliyor, Selim Pertev Boyar ile “Moda Kadınlar Hamamı”na bakıyor, Cevat Erkul ile “Kalamış Koyu”nun kokusunu içimize çekiyoruz. Kentin manzarası, peyzajı farklı temalarda eserler vermiş ressamların elinde İstanbul’un ruhuna yaraşır şekilde ölümsüzleşiyor. Semtler farklı açılardan; zaman zaman tepelerden bakarak, zaman zaman kıyılara inerek tuvale yansıyan izlenimlerle tablolarda yer buluyor. Müzenin üçüncü katında Galata Köprüsü, Haliç ve Kasımpaşa, Tophane-Cihangir, Dolmabahçe, Ortaköy, Arnavutköy ile şehrin Avrupa Yakası’ndan manzaralar yer alıyor. İkinci kat ise Beykoz, Paşabahçe, Kanlıca, Beylerbeyi, Kuzguncuk, Kız Kulesi ile Anadolu Yakası’na ayrılmış. İş Bankası’nın zengin koleksiyonundaki İstanbul tablolarıyla oluşturulan rotayı takip ederken, kentin olmazsa olmazı sokakları, çiçekleri, balıkçıları ve tekneleri eşlik ediyor bize. Müzenin odalarına en güzel anlarıyla yansıyan şehri, tuvaldeki ruhla yaşıyoruz. 

Şiirsiz olmaz 

Sergideki tablolar sanatsal değerlerinin yanı sıra çoğunlukla 20. YY ortaları İstanbul’unun önemli görsel belgeleri aynı zamanda… “İstanbul’un Sokakları” köşesindeki eserler, estetiğin verdiği hazzın yanında belgesel yönüyle de öne çıkıyor. İstanbul’u İstanbul yapan ve hafızada korunması gereken sokakları, eski cumbalı ahşap evleri, Arnavut kaldırımlı sokakları içlerinden geldiği gibi betimleyerek şehrin anılar hazinesine kaydediyor ressamlar… 

İstanbul şiirsiz olmaz elbette… Şehrin ruhunu resimle birlikte tamamlayacak tek şey şiirler. Sergideki salon girişlerinde de İstanbul’un ruhuna üfleyen şiirlerden alıntılar tablolarla bir arada verilmiş. Orhan Veli’nin “Galata Köprüsü”, Bedri Rahmi’nin “İstanbul Destanı”, Ziya Osman Saba’nın “İstanbul”u, Yahya Kemal Beyatlı’nın “Şarkı” şiiri bu yolculuğu eşsiz kılıyor. 

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir